Yaptığı her şey biraz farklı, neredeyse garipti…
Oğlum
doğduktan birkaç ay sonra, artık yorulmuştum. Sürekli onu emziriyor ve
neredeyse hiç uyumuyordum. Kelimenin tam anlamıyla yaşam enerjimi emiyordu. Asla sakinleşmiyordu ve
büyüdükçe her şey daha da zorlaşıyor gibi görünüyordu. Yemek seçiyordu ve çoğunlukla inatçılığından,
bebeklerin yaptığı yuvarlanıp uykuya dalmak gibi şeyleri yapmayı reddediyordu.
Yaptığı her
şey biraz farklı, neredeyse garipti. Emeklemiyor, bunun yerine bağdaş kurup
ellerini kullanarak poposunu yerde sürüklemeyi tercih ediyordu. İki yaşına
geldiğinde geniş bir kelime haznesine sahipti ve bundan kısa bir süre sonra da
tam yetişkin cümleleri ile konuşmaya başladı. Öfke
nöbetleri devasaydı; adeta vücudu zihnindeki büyük düşüncelere
yetişemiyordu. Bir aktiviteden diğerine geçmek imkansızdı ve hayat onun düzenli
bir rutininin olmasını sağlamak etrafında dönüyordu. “Sabit fikirli” terimi onu
tanımlamak için çokça kullanılırdı ve insanlar sık sık zekasından dolayı
şaşkınlığa uğrardı.
Daha erken
yaşlardan, çocuğumuzun “farklı” olduğunu
biliyorduk ancak diğer ebeveynlere bu konuyu açmaya çalıştığımızda kendimizi
züppe gibi hissettik. Sonuçta, kendini beğenmiş bir budala gibi gözükmeden
nasıl “Çocuğumun bir dahi olduğunu düşünüyorum” diyebilirsiniz? Yürümeye
başladığı dönemde davranışlarını gözlemliyor ve kibirli görünmemek için
şüphelerimi kendime saklamayı tercih ediyordum. Neyse ki, bir anaokulu öğretmeni IQ’sunu test ettirmemizi önerdi
ve bu test şüphelerimizi doğruladı: Bizden daha akıllı bir çocuk
yetiştiriyorduk ve çocuğumuz bölge eğitim müdürlüğü tarafından “üstün yetenekli” olarak tanımlanmıştı.
Üstün
yetenekli çocuklardan çok şey beklenir ve okulda onlara haksız beklentiler
yüklenir. Oğlum sınıf arkadaşlarının alaylarına maruz kalıyor ve öğretmenler
ondan sınıfta sunabileceklerinden daha fazlasını bekliyor. Ben de çocuğum “fazla akıllı” olduğu için beni azarlayan diğer
annelerle defalarca karşı karşıya kaldım. Gerçek şu ki, üstün yetenekli
çocuklar yanlış anlaşılıyor ve son derece yüksek
IQ’ya sahip bir çocuğa ebeveynlik yapmak yalnızlığa ve tecrit
edilmeye sebep olabiliyor.
Üstün yetenekli çocuğum hakkında
bilmenizi istediğim diğer şeyler:
1. Çocuğumun özel ihtiyaçları var.
Üstün yetenekli çocuklar, sıradan
görevleri yerine getirirken zorlanırlar.
Evet,
okuması sınıf seviyesinin çok üstünde ve karmaşık
matematik işlemlerini kafasından yapabiliyor olabilir ancak
sınıfın ondan talep ettikleri ile de mücadele ediyor. Çoğu zaman sınıftaki
sistemler ve rutinler beyninin çalışma şekli ile uyuşmuyor. Karmaşık
ihtiyaçlarının sınıfta karşılandığından emin olmak için bağımsız bir eğitim
planına ihtiyaç duyuyor.
2. Üstün yetenekli çocuğum her zaman yüksek notlar almıyor.
Üstün yetenekli çocuklar,
çalışmalarını göstermek veya beyinlerini uyarmayan şeyleri okumak gibi sıradan
görevleri yerine getirirken zorlanırlar. Bu nedenle de, notları çoğu zaman
cebir hesaplamalarını gösteremiyor oluşlarını yansıtır. Matematik işlemlerini
kafasından yapabiliyor olabilir ama lütfen okul birincisi olmasını beklemekten
vazgeçin.
3. Üstün yetenekli çocuklar her zaman uslu durmazlar.
Oğlum küçükken, kendini bir
aktiviteye kaptırdığında başka bir aktiviteye geçmek onun için çok zor olurdu.
Oyuncakları toplamak veya anaokulundan ayrılmak olsun, sonraki adımlarını
zihninde işlemeye çalışırken sık sık devasa öfke nöbetleri geçirirdi. Bir
çocuğun yalnızca yüksek işlevli bir zihne sahip olması, bununla küçük yaşta baş
edebileceği anlamına gelmez ve bazen kafalarında olan biteni idare etmeyi
öğrenirken yaramazlıklar yaparlar.
4. Üstün yetenekli çocuklar “inek” ya da “ezik” değildir.
TV’de akıllı
çocuklar her zaman inek kıyafetleri ve ezik cevaplarla tasvir edilir. Her zaman
yan rollerde gösterilirler ve güzel kızlarla dışarı çıkmayı nadiren başarırlar.
Gerçek hayatta, üstün yetenekli çocuklar sporu sever ve harika kişilikleri
vardır. Açıkçası henüz cep koruyucusu kullanan bir tanesini bile görmedim.
Dolayısıyla Disney Channel, artık kendine gel ve üstün yetenekli çocukları
gerçekte oldukları gibi canlandır: Normal
çocuklar.
5. Üstün yetenekli bir çocuğa ebeveynlik yapmak çok yorucudur.
Üstün yetenekli çocukların rutine ve yapıya ihtiyaçları
vardır. Genellikle düzensiz ve dağınık olurlar ve okulda bunu yönetmek zor
olabilir. Öğretmenleriyle alışkanlıkları, rutinleri ve ihtiyaçları hakkında
sayısız görüşme yaptım. Kaybettiği ev
ödevleri için kaç kez okula geri gittiğimizi de unuttum.
6. Bana üstün yetenekli bir çocuğa sahip olmanın “sahip olunabilecek iyi
bir sorun” olduğunu söylemeyin.
Çocuğumun
ihtiyaçları var ve son derece zeki olsa da, bu konuda bana kendimi kötü
hissettirmenize ihtiyacım yok. Çocuğunuzun okumayı öğrenmekte zorlandığının
farkındayım. Başka bir annenin çocuğunun matematik için özel ders alması gerektiğini biliyorum.
Sırf çocuğumun sizinkinden daha zeki görünmesi, her gün uğraştığımız gerçek
sorunlarımız olmadığı anlamına gelmiyor. Hepimiz çocuklarımız için en iyisini
yapmaya çalışıyoruz.
7. Üstün yetenekli çocuklar anksiyete ile mücadele eder.
Üstün
yetenekli çocuklara yüksek performans sergilemeleri için o kadar çok baskı
yapılıyor ki, bu çocuklar çoğunlukla endişe içinde yaşıyorlar. Bu baskı,
sürekli bir düzensizlik ve düşünce dağınıklığı ile birleştiğinde, en küçük
yaştaki Einstein’larda bile anksiyete baş gösterebiliyor. Üstün yetenekli
çocuklara karşı nazik olun, çünkü onlar çok büyük bir zihnin ağırlığı ile
sessizce mücadele ediyorlar.
Üstün yetenekli bir çocuk yetiştirmek, beni dünyaya farklı bir
şekilde bakmaya ve oğlumun beyninin çalışma şeklini yönetmesine yardımcı olmak
için beynimin nasıl çalıştığını anlamaya zorladı. Bu, uzun yıllar süren günlük
bir süreçti ve her zaman kolay bir yol olmuyordu. Onun başarılarıyla gurur
duyuyoruz ancak çoğu kişi bunları önemsiz veya kibirli olarak algılasa da, her
gün onun ihtiyaçlarıyla mücadele ediyoruz. Ayrıca iCloud hesabıma giriş yapmama
yardım edebilen birinin her zaman yanımda olması da oldukça harika bir şey…
Yorumlar
Yorum Gönder